Göktürk Alfabesini Kim Kaldırdı? Ekonomik Tercihlerin Gölgesinde Bir Kültürel Değişim
Bir ekonomist için tarih, yalnızca olayların sıralandığı bir takvim değildir; tercihlerin, kaynakların ve sonuçların uzun vadeli yansımalarının bir laboratuvarıdır. Kaynaklar sınırlıdır ve her karar, bir başka fırsattan vazgeçmek anlamına gelir. Bu temel ekonomik gerçek, yalnızca piyasalarda değil, kültürlerde ve medeniyetlerde de geçerlidir. Göktürk alfabesinin ortadan kalkışı da tam olarak böyle bir ekonomik ve stratejik tercihin sonucudur: bilgi, güç ve kaynak yönetimi üzerine kurulu bir dönüşümün izdüşümü.
Göktürk Alfabesinin Ekonomik Arka Planı
Göktürk alfabesi, 6. yüzyılda Orta Asya’da Türk topluluklarının iletişim, yönetim ve kültürel kimlik ihtiyacına cevap vermek için doğmuştu. Ancak tarih boyunca hiçbir alfabe yalnızca dilsel bir araç olmamış, aynı zamanda iktisadi ve politik ilişkilerin bir yansıması olmuştur. Göktürklerin ekonomik gücü, ipek yolu ticareti ve metal işçiliğine dayanıyordu. Dolayısıyla yazı sistemi, bu üretim ve ticaret ağının bilgi yönetimi ihtiyacını karşılıyordu.
Ne var ki, ekonomi daima değişir; ticaret yolları yön değiştirir, üretim biçimleri dönüşür. Göktürk alfabesinin kullanımının azalması, doğrudan bu ekonomik dinamiklerle bağlantılıdır. Uygurların yükselişiyle birlikte Çin, Soğd ve Mani kültürlerinin etkisi artmış; bu durum yalnızca kültürel değil, piyasa yapısında da bir kaymaya neden olmuştur.
Alfabe Değişiminin Ekonomik Nedeni: Verimlilik Arayışı
Bir ekonomist, her değişimi maliyet ve fayda ekseninde değerlendirir. Göktürk alfabesinin terk edilip Uygur alfabesinin benimsenmesi, yalnızca kültürel bir tercih değil, aynı zamanda bir verimlilik optimizasyonuydu. Uygurlar, bölgesel ticaretin ana aktörleri haline gelirken, Soğd alfabesini temel alan daha pratik bir yazı sistemine geçtiler. Bu yeni alfabe, ticari kayıtların tutulmasında, dini metinlerin çoğaltılmasında ve uluslararası etkileşimlerde daha işlevseldi.
Ekonomik olarak bakıldığında bu, bir standartlaşma kararıydı. Tıpkı modern ekonomilerde doların uluslararası rezerv para haline gelmesi gibi, alfabe de bir tür bilgi standardıydı. Uygurlar, üretim ve ticaret kapasitesini artırmak için bu standardı kabul etti. Dolayısıyla Göktürk alfabesinin “kaldırılması”, bir yıkım değil; daha verimli bir bilgi sistemine geçişti.
Bireysel Kararlar ve Toplumsal Dönüşüm
Makro düzeyde bir alfabe değişimi, mikro düzeyde binlerce bireysel kararın birleşimiyle gerçekleşir. Tüccarların, din adamlarının, devlet görevlilerinin günlük tercihlerinde ekonomik rasyonalite belirleyiciydi. Uygur tüccarları Soğd alfabesini kullanarak daha hızlı anlaşmalar yapabiliyor, dini metinleri çoğaltarak yeni sosyal sınıflar yaratabiliyorlardı.
Bu değişim, bireysel fayda maksimizasyonunun tipik bir örneğiydi. Her bir birey, kendi ekonomik çıkarına uygun davranırken, toplumsal ölçekte büyük bir dönüşümün temelleri atıldı. Tıpkı günümüzde teknolojik değişimlerin bireysel tercihler üzerinden hızla yayılması gibi, alfabe değişimi de o dönemin ekonomik mantığına hizmet etti.
Piyasa Dinamikleri ve Bilginin Ekonomik Değeri
Ekonomik sistemlerde bilgi, en değerli sermaye türüdür. Yazı sistemleri, bilginin depolanma ve aktarılma maliyetini belirler. Göktürk alfabesi, sembolik olarak güçlü ama pratik olarak sınırlıydı. Yazı yönü, harf yapısı ve malzeme kullanımı açısından üretim maliyetleri yüksekti. Buna karşılık, Soğd kökenli Uygur alfabesi daha düşük bilgi işlem maliyetine sahipti — tıpkı modern ekonomilerde dijital dönüşümün baskılı yayıncılığı geride bırakması gibi.
Bu ekonomik gerçek, Göktürk alfabesinin ortadan kalkışında belirleyici oldu. Kültürler arası ticaretin ve bilgi paylaşımının arttığı bir dönemde, en çok kabul gören alfabe, en fazla ekonomik avantajı sağlayan sistem haline geldi. Uygurlar, bu avantajı fark etti ve “bilgi ekonomisi”nin erken bir versiyonunu oluşturdu.
Toplumsal Refah ve Kültürel Sermaye
Her ekonomik karar gibi, alfabe değişimi de refahın yeniden dağılımını beraberinde getirdi. Uygurların yeni yazı sistemine geçmesiyle, eğitimli elitlerin sayısı arttı. Bilgiye erişim kolaylaştı, ticari ilişkiler hızlandı ve devlet yapısı daha karmaşık hale geldi. Bu durum, toplumsal üretkenliği artırarak kısa vadede ekonomik büyümeyi destekledi.
Ancak uzun vadede kültürel sürekliliğin kırılması, kültürel sermaye kaybı yarattı. Göktürk yazısının unutulması, ortak kimliğin sembolik bir parçasının yitirilmesi anlamına geldi. Bu da ekonomik büyümenin bedeli olarak değerlendirilebilir: bir toplum maddi zenginliğini artırırken, manevi birikiminden ödün verdi.
Sonuç: Alfabeler de Ekonomik Kararlardır
Göktürk alfabesini kim kaldırdı? sorusunun cevabı, tek bir hükümdar ya da politikacıda değil; binlerce ekonomik tercihin toplamında yatar. Uygurlar, küresel ticaretin gerekliliklerine uyum sağlayarak daha verimli bir bilgi sistemine geçti. Bu, bir kültürel değişim olduğu kadar, stratejik bir ekonomik karardı.
Tarih bize gösteriyor ki; bilgiye erişim, üretim kadar değerlidir. Alfabeler, dillerin değil, ekonomilerin taşıyıcı kolonlarıdır. Göktürk alfabesinin terk edilişi, aslında bir “ekonomik adaptasyon” hikâyesidir. Bugün dijital dönüşümle yaşadığımız bilgi çağında da aynı yasalar geçerlidir: hangi bilgi sistemi daha hızlı, ucuz ve yaygınsa, o ayakta kalır.
Bu nedenle Göktürk alfabesinin hikâyesi geçmişe değil, geleceğe ayna tutar — çünkü her çağda, bilginin değeri ekonominin kalbinde atar.